Arş.Gör.Berrak ERGÜDEN
Gluten
buğday proteinin en önemli bileşenidir. Gluten proteinleri tahıl tanesindeki
depo proteinlerinin prolaminler alt sınıfına dahildir. Gluten proteinleri su
veya tuzlu suda çözünmez nitelikte olup, monomerik gliadinler ve polimerik
gluteninler olmak üzere iki fraksiyondan oluşmaktadır. Bu iki fraksiyon tanede
hemen hemen eşit oranlarda bulunmaktadır.
Yapılan
çalışmalar sonucunda gliadin fraksiyonunun çölyak hastaları için toksik,
glutenin fraksiyonunun ise daha az toksik olduğu belirlenmiştir. Gliadinlerden
de α-gliadinler en toksik olanıdır.Yulaf prolaminlerinin toksisitesi halen
tartışma konusu olmakla birlikte glutensiz diyette yulafın rolü hakkında henüz
bir fikir birliği bulunmamaktadır. Ancak prolaminlerin yulaftaki toplam proteinin
%10'nu oluştururken, buğdayda % 70'ini oluşturması bazı çölyak hastalarının
neden buğdaydan daha fazla miktarda yulafı tolere edebildiklerini
açıklamaktadır. Prolaminler buğday, arpa, çavdar veya yulaf unlarından
hazırlanan ekmek, bisküvi, kek, pasta vb. fırıncılık ürünlerinin yanı sıra et,
sosis, çorba vb hazır gıdalarda da bulunmaktadırlar. Bu tarz ürünlerde gluten;
inceltici, tekstür geliştirici, su veya yağ tutucu olarak görev yapmaktadır.
Ayrıca buğday nişastası ve gluten bazı ilaçların yapısında da yer alabilmektedir.
Çölyak hastalarında glutenin etkisi ince bağırsak
üzerinde olmaktadır. Gluten alımı ile ince bağırsak iç yüzeyindeki absorbsiyonu
sağlayan çıkıntılar (villi) kısalmakta, hatta tamamen ortadan kalkarak bağırsak
iç yüzeyi düzleşmektedir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya
çıkan hastalıkta; beslenme alışkanlıkları, bebeklik döneminde anne sütü alımı,
glutenli gıdalar ile beslenme yaşı ve günlük tüketim miktarı etkili olabilen
başlıca çevresel faktörleri oluşturmaktadır.
Sağlıklı
Bireylerde Glutensiz Diyet ve Etkileri
Sağlıklı
insanlar üzerinde glütensiz diyet ile yürütülen kontrollü takip çalışmalarının
sayısı oldukça azdır. Yakın zamanda 21 sağlıklı bireye 4 haftalık glütensiz diyet
uygulanmıştır. 4 hafta sonrasında bağırsak mikrobiyatasında olumlu anlamda fark
tespit edilmiş clostridia sınıfına ait zararlı bakterilerin sayısında azalma
görülmüştür.
Yapılan
farklı bir çalışmada 6 ay glütensiz diyet tüketen Tip 1 diyabet açısından risk
altında olan bireylerde otoantikorların etkilenmediği bununla birlikte insülin
sekresyonunda olumlu sonuçlar görüldüğü tespit edilmiştir. Bu sonuç çalışmanın
takip süresinin kısa olmasından kaynaklanabilir.
İspanya'da
10 sağlıklı bireye 1 ay süre ile yaptırılan glütensiz diyet sonrasındaki fekal analizlerde Bifidobacterium'da belirgin
bir azalma, Escherichia ve Enterobacteriaceaeda ise artış saptanmıştır. Bununla
birlikte glütensiz diyetin ardından yapılan sitokin analizinde, TNF-α, IFN-ƴ ve
IL-8'in anlamlı derecede azaldığı tespit
edilmiştir. Son çalışmaların ışığında, glutensiz diyetin gastrik pH'yi etkileyerek
bağırsak mikrobiyotasında ve sitokin üreten hücrelerde değişime yol açtığı
düşünülmektedir. Birçok çalışma glütensiz diyetin bağırsak florasını iyileştirdiğini
göstermekteyken sitokin üretimindeki iyileşme de göz ardı edilmemelidir.
Bu
çalışmalara rağmen glutensiz diyetin bağırsak mikrobiyotasına olumlu etkisinin
daha net bir şekilde söylenebilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
-Çakır et al. The Role of Gluten-free Diet and Intestinal Microbiota on Glycemic Control and Diabetes Development. Turk J Endocrinol Metabolism. 2017;21:127-130
-Çakır et al. The Role of Gluten-free Diet and Intestinal Microbiota on Glycemic Control and Diabetes Development. Turk J Endocrinol Metabolism. 2017;21:127-130
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder