Prof.Dr.H.Hüsrev HATEMİ
Arş.Gör.Berrak ERGÜDEN
Sodyum yer kabuğunun bol bulunma bakımından altıncı
sırada yer alan elementidir. Sodyum glutamat, sodyum nitrat gibi sodyum tuzları
da beslenmede yer alır. Bunlar besinlerin işlenmesi sırasında katılan katkı
maddeleridir. Fakat yiyeceklerdeki başlıca sodyum tuzu sodyum klorürdür.
Ortalama 70 kg ağırlıkta bir erişkinin vücudunda 90 gr
tuz vardır. Bu miktarın % 75 i kemik dokusunun mineral(madensel) apatit
kristallerinde bulunur. Plazma sodyumu , su dengesini organizmanın asidite
derecesini, osmotik basıncını dengeleyen bir hormon sistemi tarafından kontrol
edilir. Bu hormonlar anjiotensin ve aldesteron adlı hormonlardır. Her iki
hormon da böbreklerin kan serumunu süzerken, idrara vermeyerek geri emdiği
sodyum miktarını artırır.(Geri emme azalırsa idrarda sodyum artar, geri emilme
artarsa kanda sodyum artar.)
Sodyum
ve Renin
Vücutta sodyum kaybı varsa, böbrekler renin
salgılanmasını artırırlar. Renin kanda anjiyotensinin aktif şeklini artırır. Anjiyotensin
vücuttaki kan damarlarını kasar, daraltır.(vazokonstriksiyon).Damarlar daralır,
kan basıncında yükselmeye sebep olur. Anjiyotensin , su kaybını azaltır.
Böbreküstü bezinden, aldesteron salınmasını uyarır.
Atrial
Natriüretik Hormon
a)Atrial natriüretik hormon, renin salınmasını
baskılar.
b)Aldesteron salgılanmasını baskılar, böylece sodyum
ve su atılmasını artırır.
c)Kan basıncını düşürür.
d)Aldesteron hormonuna karşı etki gösterir.
Şu halde anjiyotensin ve aldesteron tuz tutucu,
tansiyon yükselticidir. Atrial natriüretik hormon bu etkilerin aksini gösterir.
Antidiüretik
Hormon
Hipofiz bezinin arka bölümünden salınır. Böbreklerden
suyun geri emilmesini artırır. Böylece vücut suyu artar. Sodyum, kanda aşırı
birikmişse ADH salgılanır. Tuzlu suya saf su ilave etmekle tuzlu sudaki tuzun
yoğunluğu nasıl azalırsa, antidiüretik salgılanması, böbreklerden suyun geri
emilmesinin artması, vücut sıvılarında su oranının artışıyla tuz yoğunluğunun
azalmasına yol açar.
Tuzun
Zararlı Olan Miktarı
Sağlıklı kişilerde aşırı sodyum, idrarla atılır. Fakat
vücutta sodyumun aşırı artma durumu her zaman sağlıklı bir organizmada görülmez.
Diabetes insipidus(şekersiz diyabet), beyin sapı hasarı(travma, damar sebepli),
aşırı su ve tuz kaybetmek, yeterince su alamamak gibi sebeplerle de ortaya hipernatremik-sodyum
seviyesi çok yüksek bir su kaybı tablosu çıkabilir.
Aşırı tuz almanın sebep olabileceği patolojik
durumlar; koroner kalp hastalığı, inme(felç), mide kanseri, osteoporoz ve
bronşların salgı yapışı (bronchial hyperactivity) gibi durumlardır.
Fazla tuz alan toplumlarda, hipertansiyon da hipertansiyonunda
fazla görüldüğü epidemiyolojik çalışmalarda dikkat çekmiştir. Fazla tuz alan
her kişide hipertansiyon görülmeyişi , bazı insanalrın diğerlerinden daha fazla
sodyuma duyarlı olduğunu düşündürür. Sodyuma duyarlı kişilerde, hücre dışı sıvılarda
biriken sodyum, damar tepkimelerine olumsuz etkiler yapar.Ayrıca kalp kasında ‘fibrosis’
oluşmasına yol açar.(mycardial fibrosis)
Diyet ile az potasyum ve kalsiyum alınması, bu gibi
kişilerin, sodyuma karşı duyarlılığını artırır. Basit karbonhidratlarla
beslenme damarların sodyuma karşı duyarlılığını artırır.Kurşun ve civa gibi
ağır metaller de hipertansiyonu tetikleyebilir.
Karşılaştırmada epidemiyoloji çalışmaları çok fazla
sodyumla beslenen toplumlarda mide kanserinin arttığını göstermiştir.
*Michael
J. Gibney,Susan A.Lanham-New, Aedin Cassidy, Hester H.Vorster, Wiley-Blackwell, Introduction to Human Nutrition, 2nd Edition, March
2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder