Bu Blogda Ara

15 Aralık 2017 Cuma

VÜCUDUN TUZ DENGESİ

                                            Prof.Dr.H.Hüsrev HATEMİ
                                            Arş.Gör.Berrak ERGÜDEN
Sodyum yer kabuğunun bol bulunma bakımından altıncı sırada yer alan elementidir. Sodyum glutamat, sodyum nitrat gibi sodyum tuzları da beslenmede yer alır. Bunlar besinlerin işlenmesi sırasında katılan katkı maddeleridir. Fakat yiyeceklerdeki başlıca sodyum tuzu sodyum klorürdür.
Ortalama 70 kg ağırlıkta bir erişkinin vücudunda 90 gr tuz vardır. Bu miktarın % 75 i kemik dokusunun mineral(madensel) apatit kristallerinde bulunur. Plazma sodyumu , su dengesini organizmanın asidite derecesini, osmotik basıncını dengeleyen bir hormon sistemi tarafından kontrol edilir. Bu hormonlar anjiotensin ve aldesteron adlı hormonlardır. Her iki hormon da böbreklerin kan serumunu süzerken, idrara vermeyerek geri emdiği sodyum miktarını artırır.(Geri emme azalırsa idrarda sodyum artar, geri emilme artarsa kanda sodyum artar.)
Sodyum ve Renin
Vücutta sodyum kaybı varsa, böbrekler renin salgılanmasını artırırlar. Renin kanda anjiyotensinin aktif şeklini artırır. Anjiyotensin vücuttaki kan damarlarını kasar, daraltır.(vazokonstriksiyon).Damarlar daralır, kan basıncında yükselmeye sebep olur. Anjiyotensin , su kaybını azaltır. Böbreküstü bezinden, aldesteron salınmasını uyarır.
Atrial Natriüretik Hormon
a)Atrial natriüretik hormon, renin salınmasını baskılar.
b)Aldesteron salgılanmasını baskılar, böylece sodyum ve su atılmasını artırır.
c)Kan basıncını düşürür.
d)Aldesteron hormonuna karşı etki gösterir.
Şu halde anjiyotensin ve aldesteron tuz tutucu, tansiyon yükselticidir. Atrial natriüretik hormon bu etkilerin aksini gösterir.
Antidiüretik Hormon
Hipofiz bezinin arka bölümünden salınır. Böbreklerden suyun geri emilmesini artırır. Böylece vücut suyu artar. Sodyum, kanda aşırı birikmişse ADH salgılanır. Tuzlu suya saf su ilave etmekle tuzlu sudaki tuzun yoğunluğu nasıl azalırsa, antidiüretik salgılanması, böbreklerden suyun geri emilmesinin artması, vücut sıvılarında su oranının artışıyla tuz yoğunluğunun azalmasına yol açar.
Tuzun Zararlı Olan Miktarı
Sağlıklı kişilerde aşırı sodyum, idrarla atılır. Fakat vücutta sodyumun aşırı artma durumu her zaman sağlıklı bir organizmada görülmez. Diabetes insipidus(şekersiz diyabet), beyin sapı hasarı(travma, damar sebepli), aşırı su ve tuz kaybetmek, yeterince su alamamak gibi sebeplerle de ortaya hipernatremik-sodyum seviyesi çok yüksek bir su kaybı tablosu çıkabilir.
Aşırı tuz almanın sebep olabileceği patolojik durumlar; koroner kalp hastalığı, inme(felç), mide kanseri, osteoporoz ve bronşların salgı yapışı (bronchial hyperactivity) gibi durumlardır.
Fazla tuz alan toplumlarda, hipertansiyon da hipertansiyonunda fazla görüldüğü epidemiyolojik çalışmalarda dikkat çekmiştir. Fazla tuz alan her kişide hipertansiyon görülmeyişi , bazı insanalrın diğerlerinden daha fazla sodyuma duyarlı olduğunu düşündürür. Sodyuma duyarlı kişilerde, hücre dışı sıvılarda biriken sodyum, damar tepkimelerine olumsuz etkiler yapar.Ayrıca kalp kasında ‘fibrosis’ oluşmasına yol açar.(mycardial fibrosis)
Diyet ile az potasyum ve kalsiyum alınması, bu gibi kişilerin, sodyuma karşı duyarlılığını artırır. Basit karbonhidratlarla beslenme damarların sodyuma karşı duyarlılığını artırır.Kurşun ve civa gibi ağır metaller de hipertansiyonu tetikleyebilir.
Karşılaştırmada epidemiyoloji çalışmaları çok fazla sodyumla beslenen toplumlarda mide kanserinin arttığını göstermiştir.

*Michael J. Gibney,Susan A.Lanham-New, Aedin Cassidy, Hester H.Vorster, Wiley-Blackwell, Introduction to Human Nutrition, 2nd Edition, March 2009



4 Aralık 2017 Pazartesi

TUZ TÜKETİMİ AÇISINDAN RİSKLİ GRUPTA MISIN?

                                                                                                        Prof. Dr. Hüsrev HATEMİ
                                                                                                        Arş.Gör.Berrak ERGÜDEN
Tuz ile ilgili ilk yazımızda tuzun molekül yapısından ve kullanılma amaçlarından bahsetmiştik. Bu yazımızda ise tuz tüketiminin azaltılması gereken gruplar ve azaltılma yöntemini derledik.
WHO’nun son dönemdeki sodyum alımı ile ilgili önerilerinde sodyum alım değeri günlük olarak 2000 mg(5g/gün tuz)’dır. Birçok ülkede önerilen günlük Na alımı 2400 mg/gün ya da daha az miktardadır.
WHO’nun 2014 yılında hazırladığı rehberde sodyum/tuz tüketimi ile ilgili öneriler şunlardır;
·         Yetişkinlerde kan basıncı ve kardiyovasküler hastalık, inme ve koroner kalp hastalığı riskinin düşürülmesi için sodyum alımının azaltılması önerisi bilimsel kanıtlarla güçlü bir öneri olarak yer almıştır.
·         Çocuklardaki kan basıncının kontrol altına alınması için sodyum alımının azaltılması güçlü bir öneri olarak yer almaktadır.
·         Bu öneriler hipertansiyonlu ya da hipertansiyonu olmayan tüm kişilere uygulanmalı(gebe ve emzikli kadınlar dahil), sadece hastalığı nedeni ile ilaç tedavisi alan hiponatrami ya da akut olarak oluşan ödem, doktor kontrolünde diyete ihtiyaç duyan hastalar(kalp krizi geçiren hastalar ve tip 1 diyabetliler gibi) hariç tutulmalıdır.
Tuz kısıtlaması yapılan gruplar; kalp yetersizliği olan bireyler,  kronik böbrek yetmezliği olan hastalar,  gebe annelerdir. 
En yaygın sodyum kaynakları arasında sofra tuzu, kabartma tozu ve yemek sodası sayılabilir. Günlük tüketilen sodyumun %75 kadarı işlenmiş besinlerden (zeytin, turşu, peynir, salça gibi) alınır.
Peki tuz kısıtlaması yapmanın yolları nelerdir?
·        Taze ve tuz eklenmemiş besinleri tercih edilmelidir.
·         Eğer hipertansiyon gibi sağlık probleminiz varsa “tuzsuz” ya da “tuzu azaltılmış” besinleri tercih ediniz.
·         Sofrada tuzluk kullanmamakla tuz alımı % 15 azaltılabilir. Yemeklerin tadına bakmadan tuz kullanma alışkanlığından vazgeçilmelidir.
·         Baharatları (nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen) aroma sağlayıcıları tuz yerine tercih edilebilir.
·         Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu, salata sosları vb. tuz içeriği yüksek besinlerden uzak durulmalıdır.

·         Maden suları kaynağına göre farklı miktarlarda çözünmüş halde yapısında; sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve alüminyum olmak üzere çok sayıda mineral ve doğal gaz içermektedir. Bu nedenle satın aldığınız maden sularının sodyum içeriği etiketinden kontrol edilmelidir.

Mikrobiyota Tiroid Fonksiyonunu Etkiliyor Mu?

                                                                          Prof.Dr.H.Hüsrev HATEMİ, Öğr.Gör.Berrak BAŞTÜRK Sağlıklı bir bağır...