Polikistik
over sendromu (PKOS); Santral sinir sistemi, hipofiz, overler, adrenal bezler
ve ekstra glandüler dokular arasında etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak,
üretken yaşamın herhangi bir döneminde sıklıkla ortaya çıkabilen, kronik
seyreden, gelecekte yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen karmaşık bir
hastalıktır.
Kadınlarda
sık görülen (%5-10) bu endokrin bozukluk yüksek androjen salınımı ve anormal
insülin aktivasyonu ile hastaların %70’inde hirşutizm ve adet düzensizliğine
sebep olmaktadır.
PKOS’lu
kadınlarda android tip obezite sıkça görülmektedir. Hastalık tanısı konulan
zayıf kadınların bile %70’inde android yağ dağılımı vardır. Yağ dokusunun bu
dağılımı ile birlikte hiperinsülinemi, glukoz toleransında bozukluk, diabetes
mellitus ve androjen yapım hızında artış görülmektedir.
Beslenme
tedavisi, egzersiz ve vücut ağırlığı kaybıyla, polikistik tablonun hafiflemesi
öngörülürken, bu bireylerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmekle ilgili çok
fazla metabolik engele takılmaları, tedavinin etkisini azaltmaktadır. Bu
engellerden biri obez PKOS’lu kadınlarda bazal ve postprandiyal ghrelin
düzeyinin düşük olmasıdır. Ghrelin düzeyindeki farklılıklar
vücut ağırlığı, pankreatik ve endokrin işlevler, glukoz metabolizması ve over
işlevleri ile ilgili düzensizliklere yol açmaktadır.
Bir diğer
engel ise strestir. Stres,
kan glukozunu yükseltmekte ve yüksek düzeyde seyreden kortizol, insülin
direncini şiddetlendirmektedir. Bu yüzden stres yönetiminin sağlanması büyük
önem taşımaktadır.
Beslenme
Tedavisi;
PKOS’ta
kan glukoz kontrolünün sağlanması için öğün atlanmamalı, özellikle kahvaltıya
önem verilmeli ve düzenli öğün (3-4) tüketilmelidir.
Karbonhidratlar; Diyetin karbonhidrat içeriği
günlük alınan enerjinin %55-60’ını oluşturmalıdır. Hastalığın derecesine bağlı
olarak özellikle obez PKOS’lu bireylerde
enerjinin %40’ını karşılayacak şekilde Gİ düşük karbonhidratlara yer
verilmelidir. Besinlerin glisemik
indeksinin düşük olması, insülin direncinin azaltılmasında, dolayısıyla tokluk
hissinin oluşması ve acıkmanın gecikmesinde önemli rol oynamaktadır.
Proteinler; Diyetin
protein içeriğinin yüksek olması, tokluk sağlarken insülin duyarlılığını
arttırmakta üreme ve endokrin işlevleri düzeltmektedir. Ancak yüksek protein
içerikli diyetlerin PKOS’ta kullanımına yönelik daha fazla araştırmaya
gereksinme vardır. Günlük alınan enerjinin
%15-20’si proteinden sağlanmalıdır.
Yağlar; Diyetin toplam enerjisinin %25-30’u
yağdan, bunun %10’undan azı da doymuş yağlardan gelmelidir. PKOS’lu hastalarda çoklu doymamış yağ
asitlerinden zengin omega-3 yağ asidinin ek olarak alınması önerilmektedir.
Diyetteki
çoklu doymamış yağ asitlerinin artması insülin direncini azaltarak, kontrolsüz
insülin salınımını engellemektedir. Bu da androjen salınımında azalma
sağlamaktadır. Günlük alınan enerjinin %2’sinden fazlasının trans yağ
asitlerinden gelmesi durumunda infertilite riski arttığından, trans yağ
alımından kaçınılmalıdır.
Peki yeni yaklaşımlar;
PKOS’lu
kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada, bir grup kadına altı ay boyunca yüksek
proteinli (%40 protein, %30 yağ) , ikinci gruba ise standart proteinli diyet (%15
protein, %30 yağ) verilmiştir.Yüksek proteinli diyet tüketenlerde normal
proteinli diyet tüketenlere göre anlamlı olarak daha fazla ağırlık ve yağ
kaybının olduğu, bel çevresinde azalma ile kan glukozunda düşüş sağlandığı
saptanmıştır.
Standart proteinli diyet tüketen grubun
testosteron düzeyindeki düşüş, yüksek proteinli diyet tüketen gruba göre anlamlı
olarak daha yüksek bulunmuştur.
Protein ve glukoz alımının hormon
düzeyleri üzerine etkisinin karşılaştırıldığı PKOS’lu 28 kadın üzerinde yapılan
başka bir çalışmada;kadınlara 75 g glukoz veya 75 g whey protein izolatı verilmiştir.
Protein hidrolizatı alan grubun kan glukozu, insülin ve ghrelin düzeylerinin
diğer kadınlara göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Glukoz alan grupta ise
anlamlı bir şekilde hiperinsülinemi oluşmuş ve bunun da kortizol ile
dehidroepiandrosteron (DHEA) düzeyini arttırdığı belirlenmiştir.
Sonuç olarak; Pkos, obezite ve insülin direnci arasında
kısır bir döngüdür. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleriyle
ağırlık kaybı sağlanmalıdır. Diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi
multidisipliner bir ekip tarafından uygulanmalıdır.
Beslenme Uzmanı Berrak ERGÜDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder